21 Haziran 2010 Pazartesi

Hissetmeden geçen ben ve zaman


Durup düşünmeye hiç fırsatım olmadan yaşıyorum.

Okul henüz bitti, finaller, ödevler derken nasıl bir yıl sona erdi hiç anlamadım.

Durup düşünmeye hiç fırsatım yok. Tembellik desem kendime haksızlık ederim.

Tembellik değil, fazla yükümlülük ve sonrasında gelen "başka bir şey yapamadım, hiçbir şeye

bakamadım bakamadım pişmanlığı."

Amacımı unutmuş hissediyorum bazen. Bu nasıl bir koşuşturma Ezgi? Ne yapıyorsun?

Uranyum buldum sanki, hızıma hız kattım.

Günler hızla geçtikten sonra dönüp bakıyorum; koskacaman bir yok artık! bu kadar işi ben mi

yapmışım, ne zaman, nasıl.

Nasıl güç yetirdim, aklım nasıl aldı.

Sonuç olarak şunu soruyorum; "yapıp ettiklerimizin öznesi olduğumuzu hissediyor muyuz ?"

Ben her şey bittikten sonra hep bunu sorarım. Bu kadar iş yaptıktan sonra o işlerin ruhunda

"ben"i hissedebiliyor muyum?

Cevap: genellikle hayır. Olmuş bitmiş, hızlı bir alemin ruhsuzluğundan Ezgi de nasibini fazlasıyla

almış..


Bunu fark etmek de mühim. Sıkmayayım canımı şimdi.

Daha Ezgice düşünmek ve davranmak ümidiyle diyerek ayrılıyorum:))






2 yorum:

  1. nasıl yani siz.. hissetmeden mi yaşıyorsunuz.. aa ne kadar ayııp.. :)

    YanıtlaSil
  2. tasarımın fena değil, daha iyi de olabilir..

    YanıtlaSil